Herkesin kendi tercihi bişey diyemeyiz ama Allah akıl fikir versin diyeyim.
Nil yok artık Rüzgar Var!
Emret Komutanım dizisi ile tanınmış olan
oyuncu Nil Erkoçlar'ın ameliyat olup cinsiyet değiştirdiği iddia edilmişti ve
işte gerçek yani Rüzgar ortaya çıktı.
Bu şaşırtan iddiayı
Twitter'da ortaya ilk atan ise tabii ki Erol Köse olmuştu. Hızla yayılan
iddialar üzerine Nil Erkoçlar, bu konuda konuşmak istemezken ilk açıklama genç
oyuncunun kardeşi Nur Erkoçlar'dan gelmişti ve bu haberleri yalanlamıştı. Nil
Erkoçlar sonunda tüm iddialara ortaya çıkarak tüm samimiyetiyle cevap verdi.
İşte Ayşe Arman ile gerçekleştirdiği röportajın bir kısmı:
Nil
olarak var olduğum müddetçe ben bir yalandım
26 yaşında. Oyunculuğa
10 yaşında reklam filmleriyle başlıyor, 15 yaşında Molped reklamında oynuyor,
sonra dizi oyunculuğuna geçiyor. Sadece yetenekli değil, çok da güzel bir
kadın. Fıstık gibi. İşte aynı Nil, şu anda karşımda erkek olarak duruyor. 3
hafta önce, ameliyatla erkek olmuş. Gazetelerde çıkan haberler doğruymuş.Fakat
sadece bedeni değil erkek olan.Karşımdaki erkek, yeni adıyla Rüzgar, gerçekten
bir erkek.Bütün enerjisi, verdiği his, beden hareketleri, konuşması, sesi,
mimikleri…İnsan hayret ediyor.Kollarındaki dövmeler, oturması, kalkması,
yürüyüşü… Ve göğsü dümdüz. Memeleri yok edilmiş. Bacağından da erkek cinsel
organı yapılmış.20’li yaşlarında yakışıklı, alımlı bir erkek.Her şeyiyle erkek,
güzel bir erkek.Kadınken de güzelmiş o ayrı.Ve o güzel kadın bedeni, 26 yıl
boyunca içinde bir erkeği gizlemiş.Hatta hapsetmiş. Ve sonunda Rüzgar Erkoçlar,
kendi özbenliğine kavuşmuş. Hakkında çıkan haberlerin aslını, birinci ağızdan
duymanız için bana aşağıdaki röportajı verdi, yoksa konuşmaya, ortalığa çıkmaya
niyeti yok…Büyük mücadeleler vermiş bu genç adama şans diliyorum. Ben onu çok
sevdim. Yolu açık olsun.
İşte Nil Erkoçlar'ın kendi yayınladığı röportaj:
Farklı
olduğunu hissettiğinde kaç yaşındaydın?
- 5 ya da 6…
Neydi
peki farklılık?
-
Görüntüm kızdı ama diğer kız çocukları gibi değildim. Barbie’lerle, bebeklerle
oynamıyordum. Aklım fikrim erkek oyunlarındaydı. Evcilik oynanacaksa da ben
mutlaka baba olacaktım. Sonra futbol oynamayı seviyordum. İyi de oynuyordum.
Mahallede takıldığım çocukların hepsi erkekti. Farklıydım işte. Tam adını
koyamıyorsun ama içinde hissediyorsun. 14’üme geldiğimde anladım ki, ben kız
filan değilim, basbayağı erkeğim.
Ailen?
-
Bana çok destek oluyorlar, hep oldular. Ama onların da yaşananları kabul
etmeleri kolay olmadı. Ben ortanca çocuğum. Bir ablam, bir de kız kardeşim var.
Bizimkiler benim erkek olmamı çok istemişler. Ama kız doğmuşum. Biyolojik
olarak tabii!
Küçüklüğünde
etek, elbise giydirilince rahatsız oluyor muydun?
-
Hem de nasıl. 10 yaşında filandım, bir çocuk markasının erkek reyonundan şort
veya tişört aldı annem, daha doğrusu ben seçtim, o da itiraz etmedi. Dünyalar
benim oldu! İçinde kendimi en rahat hissettiğim giysilerimdi. Saçlarımı, Amerikan
tıraşı kestirince de kendimi çok beğenmiştim. O halimle bir akrabamızın
düğününde kızlar tuvaletine girecektim, orada çalışan biri, “Oraya giremezsin!
Erkeklere girmen gerekiyor” demişti de ne kadar mutlu olmuştum. İçimde bitmeyen
bir savaş vardı, ruhumla bedenim arasında...
Peki
içindeki bu savaşı birilerine anlatabildin mi?
-
Hayır. Çok uzun süre kendi içimde yaşadım. Zaten konduramıyorsun da kız gibi
hissetmiyorum ama hissettiğim şeyin tam adını da koyamıyorum. Ergenlikte duvara
tosladım. Çünkü fark ettim ki, kızlardan hoşlanıyorum. Tıpkı bir erkek gibi.
Ama bir kadın bedeni içindeyim. Bu korkunç bir şey! İmalat hatası. Kadınları
beğeniyorsun, onlardan heyecan duyuyorsun ama senin ambalajın da kadın. Üstelik
güzel bir kadın. Fakat eşcinsel değilsin. Ben lezbiyen olmadığımı biliyordum.
Hep doğuştan bana verilmiş o biyolojik bedenden kurtulmak istedim. Onu kırıp
çıkmak, özgürlüğe kavuşmak istedim…
Peki
regl olduğunda ne hissettin?
-
Çok geç regl oldum. Lise sondum. Zaten kız bedenimdeki her şey çok geç gelişti.
Memelerim de geç çıktı.
“Daha
zayıf olayım, kadınsı kıvrımlarım olmasın” gibi düşüncelerin…
- Yok, zaten zayıftım.
Çok fazla ‘kadın formu’nda değildim.
Peki
ruhsal olarak ne tür değişimler yaşıyordun?
- Hapishanede
gibiydim. İçinden kıstırıldığım bedenden sürekli çıkmak, kurtulmak istiyordum.
Bedenim kadındı, ruhum erkek. Ve nasıl yaparım da bedenimi ruhumla
özdeşleştirebilirim diye uğraşıyordum. Sırf ruhsal tatmin için gidip erkek
dükkânlarından alışveriş yapıyordum ama o da kesmiyordu. Hep bir şeyler eksik
kalıyordu.
Lisede
filan hiç zorluk yaşamadın mı?
- Yaşamaz mıyım,
yaşadım ama hep içimde. Diğer kız arkadaşlarım nasılsa, ben de öyleydim
görünüşte, hep etek giymek zorundaydım. Öyle görünmez listeler var, kadınsan
şunları şunları yapacaksın, erkeksen bunları, bunları. Ben hep “Başkaları ne
der?” düzenine göre hayatımı sürdürdüm.
Şu
an karşımda bir erkek duruyor. Ama google’daki fotoğraflarına baktığımda da çok
güzel bir kadın…
- Bu benim hem ödülüm
hem lanetim. Bu dünyaya kadın bedeninde gelmişim, üstelik güzel bir kadının
bedeninde. Güzellik tuhaf bir şeytan tüyü. Küçüklüğümden beri, “Ne güzel bir
kızsın sen!” laflarıyla büyüdüm. Güzel olmak karşılıksız sevilmemi sağlıyordu.
Beni hiç tanımayan insanlar sırf şirin, tatlı, güzel buldukları için benimle
ilgileniyorlardı. E bu da kimsenin kolay kolay vazgeçebileceği bir şey değil,
hepimiz sevilmek istiyoruz. Ama ne yazık ki, kendimi bir gün olsun kadın gibi
hissedemedim.